8 Mart 2009 Pazar

stuck on rewind



haftasonu ne yaptin sorusunun cevabi yurudum.
yurudum, dusundum, cok derin dusunurken kaldirima takildim. ipod'da istemedigim sarki calinca sinirlendim. yurumekten mi yoksa dusunmekten mi bilmiyorum, yoruldugum anlarda soluklanmak icin bir sigara yakip kara bulutlar arasindan rengini gosterip de sicakligini vermeyen gunese saydirdim. cogu zaman disaridan ne kadar anlamsiz gozukdugumu dusundum yanimdan gecenlere roller oturturken. sevgilisiyle bulusma telasindakiler, yapili saclar, gecenin arifesinde demlenenler, kafasi rahat balikcilar, kopegiyle dunyanin en tatli tablosunu olusturanlar, ben ise ipod'umla yasadigim ensest iliskimi halka acik mekanlarda sergilemekten bir kez daha cekinmiyordum.

rutin hayattan boylesine kacamaklar yapmak, beynin ordugu orumcek agini eritebiliyor. ince yagan yagmurun altinda islanirken, trafik silsilesine kurban giden aslanlarin arasindan fuleli adimlarla yol bulmak keyifli. her hafta kendime boyle iki saat ayirsam, uc ayda bir gun benim demektir. koskoca doksan gunun sadece biri benim. kalan seksen dokuz gun, o tek gun icin nefes aliyor, calisiyor, para kazaniyor ve guluyorum.



o kapidan iceri girdim istemesemde. insan dusuncelerle dolu paralel evrenlerde gezince, gecmis sandiginin kilidini de acma firsati buluyor. sandiktan balans ve manevra'nin soundtrack'i cikti. aklima da birkac cumle dustu.

.....
hayat herkesin anladigi kadar
dogrusu da yok
olmasi gereken olur
yiyeceksin iceceksin
kendine oh afiyet olsun diyeceksin
hepimize afiyet olsun
.....

bizimkiler el kadar insanlardi ve nukleer bir sevdayla birbirlerine bagliydilar. kucuk bedenleri bu askin yarattigi carpismanin siddetini kaldiramayinca ruhlari hasar gordu. bizler ise bu garip hikayenin ikinci kusak kahramanlariyiz. kanimizdaki deliligin, icimizdeki zindanda yemini bekleyen canavarin yapabileceklerini ve deterjan reklamlarinda bile gozlerimizin dolmasini burada aramali.

Hiç yorum yok: