24 Mart 2009 Salı

alsancak the revolutionary road



yasadigi bos ve sikici hayattan kacmak istedigini soyleyen ama kok saldigi rutin hayattan kopamayacak kadar tirsak ve garantici bir adam. gozleri kor, cehaletle cesaretin arasindaki ince cizgi uzerinde ip atlayan bir kadin. iki ayri dunyanin ayni cati altinda yasayan temsilcileri.

gecen ay izmir'de kuzenle benzer hikayeler uzerine kafa yormus, ataturk'un kadinlara verdigi secme ve secilme hakkinin aslinda surrealist bir duzenin anayasasinda degistirilemeyecek ilk madde olmasi gerektigi konusunda hem fikir olmustuk. secmek ve secilmek.
secemeyip, milyarlarcasinin arasindan sansli biri olarak gozlerini acmak. yillarca uzerinde tasiyacagin bir secilmis damgasi yiyip, o siyah cuhadan yapilmis torbanin icinde ikinci bir sansi beklemek. sonra da canina tak edip o siyah cuhada bir delik yaratip kendine ucsuz bucaksiz bir evrenin kapisini acmak.




filmin tek bomba karakteri yukaridaki resmin sahibi Michael Shannon.
37 elektrosok gorup, matematik zekasini kaybetmeyen, siyah torbanin en dibinde kalmaya mahkum olmasina ragmen, hayata kuser gibi yapan ama hayat ona sirtini donunce koca bir nah ceken John. filmdeki en karakterli, en anlasilabilir ve asagidaki demecin sahibi insan.

- do you know what i'm glad about?
- i'm glad that i'm not gonna be that kid.



film asagidaki sarkiyla bitse ben de dede gibi pause'a basardim. filmin son yirmi dakikasina girerken benim kulagimda calmaya baslamisti bile. Cranberries'in 98'deki bury the hatchet albumunden sarkinin adi sorry son. zamaninda cikmis bir album.

it was a long sad supper without you
i had to be cruel to be kind
we have to leave the past behind.

Hiç yorum yok: