3 Haziran 2009 Çarşamba

hepimize afiyet olsun!!!



cuma gecesi merdivenleri inerken bundan sonra yeni kitabima odaklanayim diye asagiya yol aldigimi hatirliyorum. yillarin suskunlugunu patladigim kareden sonra dusundum, o an aklima bitmek tukenmek bilmeyen akinlarla kendimi eve kapatip yazmak geliyordu. hem de kimsenin bilmeyecegi, gerektigi zaman, gununde ogrenecegi yazilar.

cumartesi kahvaltisina kendimi kirmamak icin disari attim. kendimdi cunku o, hep ben olarak gormustum onu. susarak gecen bir kahvaltinin akabininde kendimi evde buldum. birkac yil oncesine benzer bir sekilde zamanimi evde gecirmek icin alisveris yaparken buldum kendimi. cok sey dusundum o sirada, cuma gecesi dusunmedigim kadar. domateslerin kirmizisinda, kanatlarin fiyat etiketlerinde, yogurtlarin son kullanma tarihinde aradim sorularin cevaplarini. kasaya dogru giderken kesistigim beyaz sarapta buldum neyi aradigimi. sustu butun yiyeceklerin tazelikleri. kirmizi bir hali serildi onume, ic organlarim yapma diye haykirirken. karayi korelttin, bizden ne istiyorsun dediler.
siz kimsiniz ulan!!!!

cuma gecesinin uzerine uzun bir cumartesi gecesi ve en az onun kadar uzun bir pazar gunu gecirdim. o iki gunde ne varsa yasadigim yanima kar saydim. hic, ruhunu terk etti o iki gun hep diye bagirarak kendini sokaklara vurdu onbinlercesinin onune. patatasleri, biberleri, patlicanlari soyarken aralik buldu yurek birkac kelime etmek icin. kacamak hayatlar yasiyoruz biz bu dunyada. son bulduk bicagin parmaga dayandigi yerde. en sonunda panzehir buldu yurek kapiyi kapatirken canina, cigerine hafta ici raki icelim diye sarilarak. orada gercek hicligini hissetti.

ertesi sabah nasil bir kafada ise gidecegine dair kan pompaladi yurek pazarin essalatinde. uyumadi o gece gun dogana dek. bilincli degil, alkol oraniyla orantili bicimde. susarak, icerek dogdu gune yirmi metrekarelik bir yasam alaninda.

gunaydin diyerek basladi gune herkesin yeter dedigi saatlerde. dunya umrunda degildi o saatten sonra. iki gun daha gecirdi susarak, yemek yaparak, sozleserek, isim koyarak. ucuncu gune dayanamayacak gibiydi. bir yani koskoca dunyada tek basina kalmak istiyordu, diger yani da insanlarla konusup care bulmak istiyordu. ama ne kalbi ne de beyni hicbirine care olamiyordu. unutamiyordu kendisine bicilmis gecmisi, kendi kendine yaratmaya calistigi gelecegi.

arada bir, bir yanim
yiksam diyor şu daği
görsem diyor ardini
yarimi
yarinimi

arada bir, bir yanim
küstüm diyor o yana
senden dost olur mu
korkarsan kaybettin diyor...


bir tilsim dogdu carsamba aksamina. herkesin yasadigi bir gecmisi ve dile getiremedigi sikintilari vardi hayatta, sifreyi cozmeye calisan herkesin gercegi zaten bu, kadini, erkegi, genellemesi. herkes yeni insanlari tanimaktan kokuyor, kimse kimseye derdini anlatamiyordu. biz sanirim cogunu doktuk masanin ortasina. bir sene onceye kadar birbirinden bihaber insanlar toplulugu olarak, mutlak guven duygularini bulmustuk masanin besgenindeki on cift gozde. herkes dile getirebildigi kadar doktu sikintilarini, uzerine paylasti kahkahalarini. hayat, cogu zaman spontone organizasyonlarla hissettirdi guzelligini cunku planli programli ya da dusunmeden ictenlikle ne yaptiysak, dogaclama; her zaman kaybetme zevkini tattik, uzerine dudaklarimizi yalamayi da cila bildik.

bu gece odama dogru nevalemle yol alirken birkac hayat dustu aklima. berkin ve kemal. birbirinden ayri nedenlerle uzaklara giden iki insan. kim bilir ne kadar mutlulardir diye gecirdim aklimdan, akabininde kontra ataklarla karsilastim onlarin beni dusundugunu hissederek. neleri ozledigimi bir bilsen diye kulagima calindi ayri ayri ikisinin de sesi. biri tok, gercekci; digeri de kisik ve anlamli, hayatin kendisi kadar. dogal olarak ikisinin de onceligi ben degilim. hayat, herkesin onceligini kendi akisina gore yaratiyor. bu yuzden benim de bu gece basrollerimde olan insanlar onlar degil. kisacasi hepimize hosgoru.

yasadigim hayata dair cok tezim var. bu gecenin temasi ne yazikki onun ta kendisi. ben hicbir kulvarina anlam veremedim, herkesin inandigina saygi duysam da. bunun tek nedeni kendi aradigimi bulamamis olmamdan ileri geliyor. sussan ayri, konussan ayri. hap'i yutmak gibi hic'i yutsan da bitmiyor plazalasan dunyanin kabusu cunku pesini birakmiyor hayat kosusturmasi. sen istedigin kadar kendini disarida tut, cemberin merkezinde buluyorsun gunun birinde kendini. iste bunu HIC sevmiyor'um.

bu gunun sarkisi mi.
NETTT...

işte ben böyle bir hal içindeyim
aslında derin keder içindeyim
bazen bilmeyerek ne yaptığımı
iyi kötü güzel çirkin her biçimdeyim
bazen isyan edip yalnızlığıma
sana karşı ince bir sitem içindeyim...

1 yorum:

peja dedi ki...

ince bir sitem içinde olduğun herkesi inceden çıkar hayatından, HİÇ kolay değil BİLİYORUM ama işin tek sırrı bu...