10 Şubat 2011 Perşembe

tekinsiz

Unheimlich/Uncanny Valley'nin türkçeye en yakın hali tekinsiz'dir. Freud'un hayatı özetleyen makalesidir. Palahniuk'un son kitabı haunted'ın türkçe meali aynı zamanda. Bu sefer nereden vuracak acaba diyordum içimden. Akşam üzeri telefonuma gelen mesaj:

"ortadan kaybolun. sizi başyapıtınızı yaratmaktan alıkoyan herseyi geride bırakın. işinizi, ailenizi, evinizi ve tüm bu sorumluluklarınızı ve dikkatinizi dağıtan şeyleri üç aylığına askıya alın. işinize tam anlamıyla odaklanmanızı sağlayacak bir ortamda, kafadengi insanlarla birlikte yaşayın. profosyonel bir şair, romancı veya senarist olarak yeni bir gelecek kurma şansı için hayatınızın küçük bir bölümüyle kumar oynayın. çok geç olmadan, hayalini kurduğunuz hayatı yaşayın. yer sınırlıdır."

Tekinsiz'in arka kapağından. Doğru yerde, doğru zamanda olabilen dostlarım var hala. O mesajı atan da onlardan biri. Bugün hem de. Doğru insan işin içerisine girince diğer doğrular anlamını yitiriyor diye konuşuyorduk dün. Bence o kadar doğruya gerek yok, hayat matematikten ibarettir ve iki nokta arasından sadece tek bir doğru geçer.

İnsan hayata bir kez geliyor ve o günlerin hepsini tek bir kez yaşıyor. Yaşamaya başlamadan önce nokta koyuyor. Zaman dilimi büyüyor; günler yaşlara, yaşlar da kuşaklara doluyor. Gitmeden önce bir nokta daha koyuyor. Bu iki noktadan herşey geçiyor... İnsanlar üstünden geçiyor, zaman içinden geçiyor, hayat ırzına geçiyor... En nihayetinde bir doğru sen geçiyorsun. Eğriyi ne kadar doğru görebildiginle alakalı herşey.

Ne işim var burada sorusunu kendime çok sormuştum ama bugün sabahki seansta oldugu kadar net soramamıştım kendime. Ne işim var burada gerçekten? İki haftadır konuşuyoruz hayallerimizden. Ne kadar varız, var olanların içerisinde ne kadar yokuz diye. Var olmak tamamen bir hayal, aslen olmayan bir dünyada.

kaç mıyım, göç müyüm
hiç miyim, suç muyum
ben kimim
ibret miyim, cinnet miyim
gözgesizim, her gün her yerde...

Hiç yorum yok: