17 Şubat 2009 Salı

bir reklamcının anıları



tufan reklam sektörüne yeni girmiş genç, atik bir delikanlıdır. bu sektörde olmaktan çok mutludur ancak kimi zaman sektör içerisinde yaşananlara inanamıyor, umudu kırılıyor gibi olurdu. yaşı küçük olduğu için bu tecrübelerin her birinin ileride ona yol su ve elektrik olarak döneceğini bilmektedir. bunun yanında büyük bir sorunu vardır, tufan uyanamamaktadır. tüm arkadaşları bu hastalığının farkındadır ve zamanında tufan uyurken ona eşek şakaları yapmış, gerektiğinde ben-gay ile tehditlerde bulunmuş, gerektiğinde de suratına keçeli kalemle çizmediklerini bırakmamışlardır.arkadaşları birlikte oldukları sabahlarda tribün lideri gibi "ooooooooo yeter artık tufaaannn, hadi artık uyaaaan, hadi artık uyaaaaaan ooooooooo" şeklinde tezahürat yapmışlardır.

tufan bir haftasonu ailesini görmek için memlekete gider.pazartesi sabah uçakla istanbula döndüğünde saat 11'i göstermektedir. utana sıkıla gelir çünkü artık 930-1830 arası çalışan bir memur zihniyetine büründüğü için geç kalmak onu çok sıkar. arkadaşlarının yaptığı o tezahürat kulağında sürekli çınladığı için artık adım atması gerektiğinin farkındadır. old trafford'da 6-2'lik maçta 3.golü atıp da ingiliz taraftarlarına baş parmağını dudağına götürerek sus işareti yapan tuncay şanlı gibi şovmen bir hareket yapmayacaktır tabikide.

neyse konuyu dağıtmayalım. ofise 11de gelen tufan işlere gömülmüştür, kısa bir öğle arasının ardından işlere kaldığı yerden devam etmektedir. gün boyu karşısındaki tv'den istanbul'a kar geleceğinin haberini izlemiştir. arkasını dönüp de şehre bir göz attığında hava durumu bültenlerini hazırlayan meterolojistlerin ne kadar saçmaladığının bir kez daha farkına varır, çocukluktan kalma bir anısıdır bu.tufan'ın işleri uzun sürmektedir, önünde zorlu bir hafta, toplantılar ve sunumlar vardır. ipod'u kulağında tüm enerjisiyle çalışırken kendini kaptırmış, saati 9 yapmıştır. sunumu son kez save edip, ipod'u kulağından çıkartıp, son sigarası yaktıktan sonra dış dünya ile yeniden irtibata geçmesi gerektiğinin farkına varır. Arkasını döndüğünde karşlılaştığı tabloya inanamaz, 4-5 saat önce verip veriştirdiği hava durumu spikeri haklı çıkmış, istanbul karlar altında kalmıştır. memleketinde kar nedir bilmeyen tufan, karşılaştığı ilk kareyle mutlu olur ancak sonrasında eve nasıl gideceğini düşünerek endişelenir.

durağı arar ve "taksi yok, olanlar da oraya gitmez" cevabını alır. aşağı iner, plazının girişinde taksi bekler ancak hiçbir taksi istediği yere gitmez. istanbul beyazlara bürünmüş, zamanı durdurmuş, şemsiyesi altında yaşayanları soğuktan dondurmaktadır. canyoldaşı ipod'u ile tekrar ensest bir ilişkiye girer ve eve doğru yol almaya karar verir. zor yaşam koşulları bir kez daha gerçek yüzünü gösterir. istanbul tabiat anaya yenik düşmüş ve tufan da istanbul'un yanında bu savaşa katıldığı için hükmen yenik sayılmıştır. tek suçum ofiste çalışmak hakim bey!!! diye haykırmıştır evine doğru yol alırken. hakim bey, hangi birinize cevap vereyim der gibi tufan'ın suratına bakarken tufan cevabını almıştır, çok şikayet etmenin gereği yoktur.

O sırada aklından geçirmeden edemez....."bir laptop'ım olsaydı, herkes gibi ben de zamanında ofisten ayrılıp, evde lezzetli, sağlıklı, 10 ytl'yi aşabilecek bir yemek yeseydim. sonra saat 8'de dışarıda kar yağdığının farkına varırdım ve kendime sıcak bir kahve koyar, dışarıda yağan karı izlerdim. üzerine de 11'e kadar keyifli üzerimde battaniyleyle çalışırdım"...
Tufan o gece eve vardığında yarın sabah tatil olsa da hiç ofise gitmesek keşke diye içinden geçerip yorganın altına gömülür ve uykuya dalar.

1 yorum:

lacuna dedi ki...

http://www.imdb.com/title/tt0875113/