bir eylül cuması bugün.
sabah güneşinin yaktığı salonda saat daha sekizi çeyrek geçiyordu ve eylül cuma sabahı için mükemmel bir başlangıçtı. istiklal'e çıktım. boydan boya yürüdüm. artık harbiden eski istiklal değil. iki tane poğaça alıp eve geldim. pederle kayıntıya oturduk.
sonra telefon çaldı. uzun konuştu. dinlemiyordum ama kulağıma bazı kelimeler takıldı. tesisat, ali, kazakistan, pasaport, bilet. ben bu kelimelerle bir hayat kurarım. rahmetli fiko'nun kardeşi ali artık kazakistan'da yaşıyordu ve orada bir inşaat şirketinin tesisat işlerini yapıyordu. peder ile iki hafta önce facebook'ta bulmuşlardı birbirlerini ve peder haftaiçi bu hikayeyi anlatırken "pezevenge ben telefon numaramı yazdım o yazmadı bile" diye serzenişte bulunuyordu. ama en nihayetinde ali, peder'i kazakistan'a gelmesi için iş teklifinde bulunuyordu.
telefon konuşmasını karşıma gelip de sonlandırdı. sonraki beş dakika içerisinde üç kere yanaklarımdan öptü, dört kere sarıldık ve birkaç damla gözyaşı döktük.
"pasaportum zaten var, alırım çantamı giderim, tam bildiğim iş. iki sene takılırım işte. seni de daha fazla sikmem artık evlat" dedi.
mutlak mutluluk budur işte. ellerinle, kalbinle yarattığın çocuğunla kurduğun ilişkiyle zamana karşı ayakta kalıp, tutunabilmek - her şeye - ve hala zevk alabilmek.
bir eylül cuması bugün, en güzelinden.
eylül varsa umut vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder