24 Ağustos 2012 Cuma

Hokkabaz


Bütün insanların içinin bencillik ve ego ile dolu olduğunu gördükçe herşeyden soğuyorum. Ne kadar klişe değil mi. Ama hiçbirimiz bunun önüne geçecek insiyatifi almıyoruz, kimsenin götü yemiyor. Akdeniz ikliminin sıcaklığı da kanımı kaynattıkça kendi içimde tuz buz oluyorum. Denge kurmaya çalışmaktan bunaldığım için (bulamıyorum da zaten) hayatımın geri kalanını sirkte hokkabaz olarak geçirmeye karar verdim az önce.

Ulan herkes mi tek çocuk şımarıklığında büyüdü. Kimse mi babasıyla annesinin evdeki kavgalarında yastığa yorgana gömülüp sağır olmayı dilemedi görmediği, duymadığı, dokunamadığı tanrıdan. Kimse mi parasız kalıp geç kalacağını göze alarak, gideceği yere saatler boyu yürümedi mi.  Sarhoş olup hüngür hüngür ağlamadı mı. Ne kartvizitmiş arkadaş; zannedersin herkes açık kalp ameliyatı yapıyor da her gün insanların hayatını kurtarıyor.

Herkes mi mutluluk kelimesinin sözlük anlamını yanlış anladı. Bugüne kadar bakmayanlar için tdk’ya göre “Mutluluk: Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu” demektir. Hırsın ne anlama geldiğine bakan oldu mu. Niye bakalımki, hangimiz hırslıyız. En büyük hırsımız güney sahillerinde bir kafe açmak, o da yersen. TDK’ya göre “Hırs: Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku” demektir. Herkes mutluluk ile hırsı ters düz  etmiş, muska diye boynuna asmış arasına da kartvizitini sıkıştırmış.

Cuma mı?
Bize her gün Pazartesi.

Hiç yorum yok: