24 Eylül 2010 Cuma

suicide is painless


kendi canına kıyma girişimi. elli yaşında. kadın. tanıyorum da. kararlı. ziyarete gittim. burası kaçıncı kat dedi. dört dedim, yetmez. suç ortağı olmaya hazırdım. o odadaki herkesten daha yakındım ona.

eşi var, bir de kızı, yurtdışında okuyor. hal vakit yerinde kağıt üstünde. neden demedim. kaç beyaz sayfa açtın diye sormak istedim. ne kağıtlar yırtıp attın. bugün sabah da çok kağıt tüketmiş, notlar yazmış geride kalanlara kafasında.

dinleyip, hikayesini yazmak istedim. düz giden çizgi, kasislerle karşılaşınca nasılmış fişi çekme küstahlığı merak ederim. ona kendi zigzaglarımdan kaydırak yapışımı anlatırdım. her sayfayı doldururdum yazarak. onun şımarıklığı benim küstahlığıma dönüşürdü. üstüne gitmek isterdim. onun degil. bu hayatın üstüne.

notlar yazmış dostlarına sabah. ilk aklındaki köprüymüş. araba orta şeritten gidiyor diye yapamamış. vazgeçmemiş, yirmi xanax çakmış.
vazgeçmiş.

açtığın sayfayı kapatmamak lazım bu hayatta. tek bir sayfa yeter. heryerini kullan. ilk okuldan aklımda kalan bir laf. sil, baştan yaz. silbaştan değil.

sonra elini tutardim dördüncü katın eşiğinde. göz kırpardım. bir şarkı çalardım, "suicide is painless" tat katsın diye. ter döktüğüm herşeyi severek yaptığım için. dönüp son cumleyi yazardim.

HİÇBİR ŞEY YOK!!!

Hiç yorum yok: