11 Kasım 2008 Salı

cagan ırmak



künyesi hakkında bahsetmeme gerek olmadığını düşünüyorum..
izmirli olması yeterli..

babam ve oglum'u izlediğimde günlerce kendime gelememiş, filmle aramdaki ilişkiyi neden sorusu ile bile ilişkilendiremeyek kadar kendi kendime kalmıştım. sonrasında televisyonda izlerken de izlememek isterken de beni en çok etkileyen, hıçkırıklarıma katalizör etkisi gören sahnelerin dialogların olmadığı, müziklerle harmanlanmış kareler olduğunu farkettim...çağan ırmak bu işi iyi yapıyordu..

beynin hükmettiği tüm hareket ve davranışlarınız kilitleniyor, sadece duyduğunuz muzik sayesinde bilinç altınızda uyanan unutulmuşlukların size verdiği zarar, hüzün ya da kekremsi mutluluklarla başbaşa kalıyorsunuz. kabustan uyanırmıscasına kurtulup yuzunuze o keyıflı tebessumu yerleştirmek istersiniz ancak fay hattı kıpırdamaya başlamıştır... sağlam bir yapı kurduysanız küçük yaralarla atlatabilirsiniz bu durumu ya da yepyeni bir sen inşa etmek zorunda kalırsınız..bir diğer çağan ırmak filmine kadar şansınız vardır sadece...

ıssız adam filminde herkes kendinden parçalar buldu ama benimkiler farklıydı.. herkesin kendisini görebileceği kadar basit, kimsenin çekemeyeceği kadar etkileyici bir filmdi..film dahilindeki şarkılar o kadar anlamlı ki, bazı sahnelerde o şarkıları çalmak yerine istenileni dialoglarla anlatmaya çalışmak çok daha zor olurdu...

film çıkışında kendisiyle karşılaşmamızın tesaduften ziyade murphy ile alakalı oldugunu düşünüyorum.. milyonları eserleriyle başbaşa bıraktığında pes dedirten, ulan bu adam ne yaşamış sorusuna cevap ararken karşımızda gorunce ağzımızdan çıkan tek söz elinize sağlık saolun demek oldu, dolu gözlerle.


Hiç yorum yok: