17 Nisan 2012 Salı
son söz - rest
hayatta herşeyi içimden geldigince, düzen karşıtı oldugum için en samimi halimle yapıyorum. başıma gelenlerin hiçbirinden pişmanlık duymadım. şunu bilki seninle aramızdaki ilişkinin boyutundan ötürü seni bu halde görmek beni üzüyor. sen benim en büyük dostumsun ve ne kadar öyle değil desende bu yolda beraberiz. baş tacımsın. son şans sana teklif ettiğim. önünde kalan birkaç senen ya da fazlasını mutlu yaşamanı istiyorum çünkü ben anca o zaman mutlu olabileceğim. ne yazıkki mutluluğum size ve özellikle de sana endeklenmiş durumda. eyvallah.
4 Nisan 2012 Çarşamba
Oscar Wilde & Morrissey
2 Nisan 2012 Pazartesi
mevsim (son)bahar
"evet, bir orospu gibi yaşıyorum bu hayatı!"
ilkokuldaki mevsim çizelgesi geliyor gözümün önüne. mart, nisan, mayıs ilk baharın aylarıydı. takvime bakıyorum, pencereyi açıyorum hayata dair olan tüm bilgim kayıt dışı.
uykumdan uyanıyorum sırtımda soğuk terlerle nisanın ilk günleri, ilk saatleri. seneye bakıyorum 2012. telefonuma bakıyorum okumadığım mesajlar, cevapsız çağrılar. aynaya bakıyorum mor göz altları. maillere bakıyorum, altay'a bakıyorum, kendime ısrarla bakmıyorum. dolabı açıp bakıyorum. sonra kapatıp üzerindeki yazıları okuyorum, fotograflara bakıyorum. salona bakıyorum. işte o an kendime bakıyorum. bir sigara yakıyorum.
NBA'vari bir geri sayımla, geçen haftanın en iyi beş hareketi geliyor gözlerimin önüne. birinde cihangirde bir rakı sofrasında masanın kalanı tatlı yerken teşrif edebiliyor, hamsi söylüyorum. eve doğru dönerken iki saat az geldi diyorum.
diğerinde üç aydır yapamadığım konuşmayı, saatler ileri alınmasına rağmen karanlığa bürünmüş bir plazanın altında çok sessiz, bizim bile duyamayacağımız bir şekilde yapmaya çalışıyorum. çok karanlık geliyor, kimse de birşey duymuyor zaten.
üçüncüde bir evdeyim. dünyanın en güçlü gözüken kadınının, savaş alanında kan revan içerisindeyken halen kılıcını sallamaya çalışan gururlu şövalyeymişcesine, hıçkırıklarını tutuşuna tanıklık ediyorum.
dördüncüde deniz gören bir yerdeyiz. onüç aydır yapamadığımız muhabbeti yapıyoruz. hepimiz onar sayfa yazalım, diğerleri devam etsin diyoruz. o kadarı mutlu edebilir bizi. neye inandığına bağlı bu hayatta kalman. bu hayatı yaşamak ise kimi inandırdığına bağlı.
son karede karşımda kendimi görüyorum. biraz yaşlıyım, sağlarım ağırmış, gözlerimin kenarında çizgiler. içkiye, sigaraya aynen devam. zannedersin tanju okan dinleyerek büyüdüm. akranlarım gibiyim. bu sefer ben susuyorum o anlatıyor;
-hani şu bağdat işi vardı ya
-ömür'ün ayarladığı?
-ha o işte. ömür aradı bugün. bırakmış oradaki işi ama yardımcı olacakmış bana
.....
işte bunlar yüzünden hiçbir şey değişmeyecek. bugüne kadar beklediğimiz, nereden geleceğini asla bilmediğimiz huzuru arıyoruz ve bu uslanmaz, arlanmaz huzur arayışımız hayatta kalmamızı sağlıyor. ben herşeye geç kalırken hayatın kendisinden, onu yaşayabilmek adına huzuru talep etmem de insan olarak arsızlığımdan mütevelli.
yagmur da yaşatmaz seni
güneş de artık
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)