24 Aralık 2012 Pazartesi

Altay Klubü Başkanı Sn.Hızlıok'a Açık Mektubum Var

Altay Spor Klubünün son iki dönemdir başkanlığını gerçekleştiren Ömer Hızlıok’u başarılı bulmuyorum. Bu koltuğun artık uzun vadeli planlar yapabilen, görev paylaşımını doğru delege edebilecek yönetimlere ihtiyacı olduğu açıkça görülmektedir. 2003’teki İstanbulspor maçından itibaren altı sene boyunca, o seneyi kurtaracak yönetimler geldi ancak hepsiyle maddi ve manevi anlamda aşağıya düştük. Kol kırılır yen içinde kalır dediler, iç kanamadan ölmek üzereyiz camia olarak. Tam da devre arasına denk gelen bu dönemde Altay Spor Klubü’nü düzlüğe çıkartacak bir yönetim ihtiyacında olduğumuzu düşünerek Sn.Hızlıok’a kendi sözü olan “istifa etmek de bir hizmettir” cümlesini bir kez daha hatırlatıp, aşağıda saydığım hizmet edemeyişlerinin üstüne bir hizmet bekliyorum.

1- Sn.Hızlıok yönetime girdiğinden beri cebinden, klube koyduğu parayı ibraz edebilir mi? Özellikle cebinden diyorum. Başkanlık sıfatının hakkını vermek, yönetimdeki insanlara öncü olmak adına bu para verilmeli gerekir diye düşünüyorum.

2- Eğer gerçekten biraz para koyduysa (özellikle biraz diyorum, tutar belirtmiyorum) özrümü dilerim, teşekkür ederim.

3- Gelir ve gider durumu ortada olduğu için yönetimin cebinden para çıktığını biliyoruz (bu konuda yönetimdeki herkese teşekkür ederim). İki yıldır, yönetimde cebinden para verip de dükkanlarına haciz gelenler, iflas bayrağını asanlar var mı, yok mu? Var, ben biliyorum.

4- Geçen seneki federasyon seçimleri öncesinde, anadolu birliği toplantısı izmir’de yapılacakken yapılmadı. Diğer önde gelen klup başkanlarına Ata Aksu’ya oy vereceğini belirttikten sonra, (Ata Aksu adaylıktan çekilse dahi) manevra yaparak oyunu Demirören’e vermesi kimi insanlar tarafından açıklanabilir olsa da Altay klubünü temsil eden başkanın, tüm Türkiye’ye örnek konuşmasından sonra bu hareketi yapması ayıptır, güven kırıcıdır, doğru değildir. Bugün birçok anadolu klubünün başkanı, en başta bu yüzden Sn. Hızlıok hakkında olumsuz tabirler kullanıyor. Ama Sn. Hızlıok Demirören’e sonuna kadar güveniyor
(http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=20021591) .

5- Geçtiğimiz sene tesislere yapılan “başkanlık odası”nın maliyeti nedir, daha da önemlisi bunu gereği var mıdır? Bu odanın maliyetiyle klupte aylardır maaş alamayan personelin maaşı karşılanamaz mıydı? (http://www.yeniasir.com.tr/Spor/2011/10/08/bir-proje-de-altaydan)

6- Tesislerdeki yemekhanenin dönmesi için çıkartılması gereken para (aylık yaklaşık 1.000TL), yönetimdeki birtakım insanlar tarafından karşılandıktan sonra muhasebede masraf kalemi olarak gösterilip neden tekrar aynı insanların cebine giriyor?

7- Son üç kamp döneminde binilen uçakların, kalınan otellerin masrafının ödenmemesiyle birlikte üç tane turizm acentasının ocağına incir ağacı diken bir klubün başkanı olmak Sn.Hızlıok’u rahatsız etmeyebilir ama benim tuttuğum takımın bu şekilde anılması benim canımı acıtıyor. (http://www.gazeteyenigun.com.tr/spor/107507/altay-siftahi-yapti )

8- Bir buçuk senedir ortak iş yapılan birçok mecraya güvensizlik ortamı yaratıldı, gelen futbolcular paralarının yarsını bile alamadan ya federasyona başvuruyor ya da bonservisi alacaklarına sayılıyor. Böyle mi yönetiliyor Altay klubü?

Yukarıda saydıklarımın hepsi klubün itibarını zedeleyen konular. Mayıs 2008’de Emin Önal’ın başkan adaylığı durumu söz konusu olduğunda da bir yazı yazmıştım, herşeyi ortaya koyarak, bilenler bilir. Özetle şunu diyorum; gencecik çocuklar aslan gibi top oynuyorlar ellerinden geldikçe, buna asla lafım yok ama Altay klubü başkanlığı hesapsız, kitapsız yönetilecek bir merci değildir. Hesapsız, kitapsız gelinip de hakkında olumsuz konuşturacak fırsatlar verilmemesi gerekir. Birçok gelir ve gider üstüne doğru iş planının oluşturulup yönetilmesi gerekir. Klüp yüzüncü yılına gelmişken bu reputasyonu değiştirmemiz gerekiyor. Bu reputasyon hem bizi lekelemeye devam edecek hem de şu anda ucunda bulunduğumuz o uçurumun derinliklerine gömecektir. Bunları bilenler yok mu, tabiki de fazlasıyla var. Daha önce de belirttim, birtakım gerçekler su yüzüne çıkana kadar, bu klüp kurtulana kadar maddi ya da manevi elimden geldiğince taşın altına elimi sokmaya hazırım. Herşeyin öncesinde bu yönetimin görevi bırakması lazım. Sn.Hızlıok, lütfen istifa.